Kahraman Kim?

Kahraman Kim?
Who is The Hero?

16 Şubat 2011 Çarşamba

Hastane Günlüğü | Mart/Nisan 2010


lastscan4

16 Mart 2010 Salı günü sabah 11:00’de Ege Üniversitesi Kardiyoloji servisinde, sınıf arkadaşım dostum Prof. Dr. Azem AKILLI, beni doğrudan anjiografiye aldı. Sonucu pek yüz güldürücü olmadığından kısa süren bu monitör görüntülerinde 2 koroner damarın tıkalı olduğunu saptadı (biri %95 diğeri %80 darlıktaydı) ve tedavinin cerrahi yolla (By-Pass ile) olacağını duyurdu.



Fazla zaman geçirmeden aktarıldığım Kalp Damar Cerrahi servisinde yeni tanışıp hemen kaynaştığımız Doç. Dr. Tahir YAĞDI, 22 Mart Pazartesi günü saat 11:00’de beni By-pass operasyonuna aldı.



30 Mart salı günü akşamüzeri ani bir kararla revizyon operasyonuna karar verildi ve akşam 20:00 girdiğim 2. operasyonda Perikardiyal efüzyon aspire edip kontroller yapıldı. Yoğun bakımda gece 01:30 da kanama verlığı nedeni ile tekrar operasyona alınmışım, meğer Sternum (imam tahtası) kemiğimin alt ucundan sızıntı tarzı kanama tabloya gölge düşürmüş!



Bu günlük notlar gerek ameliyat öncesi gerekse ameliyat sonrası serviste geçen günlerime ait, masum gözlemlerden ibarettir. Artık iyileşmiş olduğum şu günlerde, aldığım notları ekrana taşırken, haklı olarak düzeltmeler, eklemeler yapıp, yeniden yazarak son şeklini vermeye uğraşıyorum.



30 yıllık Hekim rolünden çıkıp hasta rolünü üstlendiğim şu 20 günlük serüvenimi hekim/hasta ilişkisindeki büyüyü hiç bozmadan vermeye çalıştım. Benim için yaşarken de, sonradan da İronik gelen bir zaman dilimi idi; bakalım okuyana ne katacak?



Hastane Günlüğü'nden Kısa Notlar



* ne ekmişsek onu biçmemiz kaçınılmaz; metabolik sendrom, doğa kendinden çalınanları (sellerle, heyelanlarla, su basmaları ile) nasıl geri alıyorsa, mutlaka yaşamdan çalınanları da sizdeki azgın metabolizma geri alıyor...



* kardiyologlar asla kompleksli insanlar değil; ille de anjioda mucizeler yaratacağım bana madalya takacaklar demiyorlar; damar %95 darsa yapacak bir şey yok, bu böyle biline.



* damarına stend konan hastanın işi tam bitmiyor, elektro-cip takılmış gibi, bir tutukluluk başlıyor... by-pass'ta ise yeni damar / yeni yaşam şansı veriliyor... (tüm bunlar beni ameliyata ikna etmek için mi söylenmişti yoksa?)



* Pollyanna'cılık değilse bir tür avunma sayılır; MI geçirmeden By-Pass'a girmek ayrıcalık-mış! MI geçirmiş kalple uğraşmayı kim sevsin! %95 darlıkla böyle idare edip temizi temizine bıçak altına yatmak herkese nasip olmaz imiş.



* "Niye ben?" sorusu da çok saçma, "niye sen olmayasın ki!" Sen değil misin 3-4 yıl sonra "babamın öldüğü yaştayım" şarkısını özellikle bir bar taburesinde sayıklayacak olan! Dayıların ortada hepsi ya vukuatlı ya ömür dünyadalar. Ol kurtul canım kardeşim. Ol kurtul. Bak cerrahın da çok genç, kardiyologun akıllı, dostların yanındalar, ol gitsin, ol ameliyatını kurtul!



* 30 yıl hiç uğramadığın okulunun koridorlarında otomatik neskahve makinesinden 1 TL verip kahve içiyorsun; senin zamanında çay içecek bir kuytu yer bulamazken! Hanımın gönlü olsa da hastanenin önüne çıkıp sabah simiti ile gazete alsa, akşam olmadan gazetemi okuyabilsem...



* Bir gün Akciğer filmi için tekerlekli bisiklet ile servis postası röntgene götürdü. Röntgende çok sıra olduğundan servis postası serviste işler olduğunu söyleyip bizi bıraktı gitti. Film çekildi, dönmek gerek, eşim itiyor ben etrafı seyre devam ediyorum. Koridorlar hastane dışına açılıyordu ki fırsatı değerlendirdik, hooop dışardayız, Nazım Hikmet'in "bugün pazar, beni güneşe çıkardılar" dizesi geldi aklıma, öylesi içim hafiflemiş ki, bahçede bisikletli sandalyede dolaşarak Kalp Damar Cerrahisine yolu uzatarak gittik. Karşıdan arabalar geliyor, biz üstüne üstüne sürüyoruz bisikletlimizi. Çok eğlendik. Odamıza döndüğümüzde nerdeyse akşam ymeğimizi kaçıracakmışız haberimiz yok.



* kardiyologların hastaları huysuzdur, denilenleri birkaç ay yapıp tırsarlar; ama by-pass'lılar ölümü görmüş kişilerdir, asla uyumsuz olmazlar. (bunu kim dedi tam hatırlayamadım ama bunda da bir dolduruş var gibi!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder