Kahraman Kim?

Kahraman Kim?
Who is The Hero?

16 Şubat 2011 Çarşamba

Hastane Günlüğü (4) | Mart/Nisan 2010

lastscan4

* Bizim tüp bebekle gebe kalan hastalar yıllarca nasıl gebe kaldıklarını gizlerler... Tıpkı onlar gibi meğer bizim çocuklarda da ne çok kalp ağrısı yaşamış, anjiodan sınıfta kalmış, balon stent uygulatmış insan varmış! Ben kendimi yine en birinci benim diye düşünürken! 1995'de Foça'da sevgili Hasan Sözer'in elinden en küçük çocuk sahibi ödülü almıştım. By-pass'ta da ilki ben tutturmuş olmalıyım dedim. Ama anladım ki bu iş gizli tutulan bir ayrıntıymış.  Göğsünü kabartarak anlatılacak bir yanı olmamalı. Gerçi tişörtümden bir fazla düğme açtığımda göğsümdeki bıçak izi ortaya çıkıyor. By-pass sonrası ilk berbere gittiğimde, koltuktan yeni kalkan bir kır saçlı adam, gömleğinin düğmelerini fora edip bıçak izini göstermiş;  "ben bak 20 yıl önce işaretlettim, hala dimdik ayaktayım, üzme kendini!" dedi.

* Bir zamanlar doğumevlerinde adı numune olan hastanelerde hasta karyolalarına bağlı üstü kirli spanç bezinden üretilmiş ipler göze çarpardı. Bir keresinde bu çekme ipine hastaların "süleyman" dediklerini duymuştum. Hastanın biri kocasının adını koymuş olmalı. Yaklaşık 1,5 ay bu ipi kullanarak yattığım yerden doğrulmak zorundayım. Evde 2 adet bornoz bağından oluşturduk bu çekme ipini. Devamlı düz yatmak ve kalkarken de bu ipi kullanmak, tam bir terbiye olsa gerek.

* Dr. Tahir'e 3 şey soruyorum; sörf yapmak, tenis oynamak, motorsiklet kullanmak. Yapamayacağın 3 şey söyle desen bunları sayardım diyor. 1 yıl uzak durmam gerekiyor bunlardan.

* Bizim sınıfın en cin'i Dr. Levent olmalı. Operasyonun 4. günü uğramıştı, üstelik 1 gün öncesi Hematokrit düşük diye kan transfüzyonu yapılmış, yüzüme renk gelmişti. Beni çok iyi bulduğunu söyledi söylemesine ama o akşam üzeri Yahoo grupa ulaşıp "<I>herifin durumu iyi değil, ceset gibi yatıyor!"</I> demiş... Biz tam herşey düzelecek derken kendimizi 2. operasyonda bulduk, meğer Levent kokuyu önceden almış!

* Hem ameliyat öncesi, hem de sonrası ziyaretime gelen Dr. Ahmet Altıntığ, ömrünü kalp üzerine adamış bir hekim. Biz hekimlikte geçen 30 yılımızla övünüyorsak, O 33 yıldır kalple uğraşıyor. 

* By-pass hastası ölüme yaklaşmış, ölümlü olduğunu harbiden öğrenmiş biridir. Artık yaşama bir başka gözle bakması normaldir. Daha bencil olabilir, huysuz olabilir, ya da tam tersi kuzu gibi sakin, uyumlu, giderek gamsız, dünya yıkılsa umursamaz olabilir... Bu değişimi nedense bacaktan alınan damara bağlayanlar olur. Bir kısım insan, "çok uzun süre uyutuluyorlar, kalp devre dışı, beyin alışmadığı uykuya yatıyor, ondandır" diyenler de olur. Bana sorarsanız ne o ne öteki; açıklanamayan bir Susurluk kazasından farkı yok olayın.  Yolunuzda giderken hem de yaşamınızın Mersedesi ile, küt diye kamyonun biri üzerinize çıkıyor! Başlıyorsunuz nerde kalmıştık demelere. Ha sahi biz nerde kalmıştık?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder