Kahraman Kim?

Kahraman Kim?
Who is The Hero?

1 Şubat 2010 Pazartesi

DAKTİLO BİR BAKIMA KENDİ KENDİNİ SORGUYA ÇEKMEKTİR.

lastscan4

Çizgi: BARIŞ BAKLAN, 2010

Bazen düşünmüyor değilim; daktilonun klavyesinden uzaklaştığım gün mü bıraktım öykü yazma serüvenimi?

Daktiloda öykü yazmak tam bir ritüeldi. Hatta uzun zaman hiç büyük harf kullanmaksızın, shift tuşuna basmaksızın yazdığımı hatırlıyorum.

Ekrana değil de, yazılı kağıda bakarak öykünün satırlarında dolaşmak, sonraki anlatılacakları o sırada kurgulamak daha gerçekciydi sanki.

Özgünlük dersen, geri almaların silip yeniden yazmaların o anda olmaması değil midir? (Ekranda yazıyı adam etmek başka bir şey çünkü!)

Noktanın yeri geldiğinde kağıtta bir delik açmış olması!

Son satırın fazla gelip kağıttan kayarak uzayıp gitmesi…

Yeni kağıdın takıldığındaki heyecan; var mı ekran başında?

Yok.

Hiç biri yok bunların.

Yazarken kaç sayfa yazdığını bile anlamaz bilgisayar başındaki.

Tek satıra kaç kelime sığar bilebilir mi?

Son harf için kilit vurmak, sınır koymak ilk yapılan iş değil midir?

Öykünün son cümlelerini daktilo hissettirir, ekran hissettirmez!

Ekran sonsuzluk duygusu yaratır…

… daktilo başındaki daha tetiktir; daha diktir, dimdiktir; ne zaman duracağını besbelli hisseder.

Ve durur.

DAKTİLO BİR BAKIMA KENDİ KENDİNİ SORGUYA ÇEKMEKTİR.